SAF (Halis – Öz) ŞİİR
Milli Edebiyat Dönemi sanatçılarının milli duygularla oluşturduğu şiirlerin kişide bir heyecan yarattığı kesindir fakat bu heyecan geçtiğinde ortada şiir değil, manzume olduğu görülmüştür. Bu durumda öz (saf) şiiri hedefleyen şairler öne çıkmıştır. Öz şiiri savunan şairler, Milli Edebiyat şairlerinin sığ, gerçeklikten uzak memleketçiliklerine karşı çıkmışlar, şiiri soylu bir sanat olarak görüp şiirsel söylemin doruğuna çıkmayı hedeflemişlerdir. Öz şiirde en etkili isim, 1930 öncesinde ve sonrasında Ahmet Haşim’dir. Şiir kitabı “Piyâle”nin başına aldığı “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar (Düşünceler)” adlı yazısında görüşlerini aktarır: “Şiirde, her şeyden önce önemli olan, sözcüğün anlamı değil, cümledeki söyleyiş değeridir. Şairin amacı, her sözcüğün cümledeki yerini, öbür sözcüklerle olacak değinme ve çarpışmalardan ve anlaşılmaz birleşmelerden ortaya çıkan tatlı, gizli, yumuşak ya da sert uyumlarını dizenin bütünündeki gidişe bağlayarak dalgalı ve akıcı, karanlık ya da ışıklı, ağır ya da hızlı duygulara, sözcüklerin anlamlarının üstünde, dizenin musiki yönünden dalgalanmalarından gelen, sınırsız ve etkili anlatım bulmaktır.” Sığ, gerçeklikten uzak “memleket şiirlerine” tepki 1928 yılında Yedi Meşaleciler’den gelmiştir. Saf (Öz) şiir, ritim sanatı olduğu için güfte (söz)den önce bestedir. Dizelerde musiki olmalıdır. Dizelerinde nağme hissedilmeyen şiir, düz yazı olarak değerlendirilmelidir. Şiirde nağme ancak iç ahenk ile sağlanabilir. Belagat (anlamca etkileyici, güzel söz) öz şiiri benimseyenlerin hoş görmedikleri, karşısında oldukları bir çabadır. Hedefleri dilde saflaşma, rahat bir dile ulaşmadır. Öz şiir, bir nesne, bir durum, doğadaki bir görünüm karşısında ortaya çıkan heyecan ve duygulanma anı”nın bir insanda şiirle tekrar tekrar yaşatılabilmesiyle öz şiir adını alır. Öz şiir, her okunduğunda o heyecan anı aynen canlanır. “Heyecan anı”nı hayal dünyasındaki imgeler ortaya çıkarır ve dilde bir rüya âlemi kurulur. Böylece insan, gerçek dünyadan hareket edilerek yaratılan iç dünyaya, soyut dünyaya yönelir. Öz şiirde en önemli öge “şiir dili”dir. Şiir dili, günlük dilin dışında, doğal görünüşlerin şairin ruh halleriyle kaynaştırılmasıyla, simgelerle yüklü ve kapalı anlatımla oluşturulmuş; dilde bir rüya âlemi kurulmuştur. Öz şiirde temel öge olarak nitelendirilen öge “dize”dir. Biçim, saf şiirde vazgeçilmez ögedir ama aslolan “öz”dür. Şiirin özünü düşle gerçek, geçmişle şimdi, alın yazısıyla istem, hayatla ölüm arasındaki çatışma belirler. Şairler öz şiirde toplumsala, günün sorunlarına değil, insanın duygularının sonsuzluğuna yönelir ama romantizmdeki heyecan fırtınaları taşıyan duygular değildir bunlar. Öz şiirde “Sanat, sanat içindir.” Görüşü hâkim olduğundan şiir, bir düşünceyi aktarmak için araç olarak kullanılamaz, akıl ön planda değildir. Şairler, duygularının sonsuzluğunda yol alırlarken onların zaman zaman mistik bir dünyaya yöneldikleri de görülür. Öz şiiri benimseyen şairler 19. Yüzyılın sonunda Fransa’da doğan sembolizm (simgecilik) akımından etkilenmişlerdir. Şairlerin amacı kendimize özgü sesi yakalayabilmek olduğundan halk şiirinden gelen hece ölçüsünü modern şiirle birleştirmişlerdir. Şiirde ahenk, kafiye, redif, aliterasyon ve asonansla; ritim ise hece ölçüsüyle sağlanmıştır. (Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı aruz ölçüsünü kullanmışlardır.) Öz şiirde Ahmet Haşim öncüdür. Diğer önemli isim Ahmet Haşim’den etkilenen Yahya Kemal Beyatlı’dır. Bu iki edebiyatçıyı izleyenler ise “Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Muhip Dıranas, Ziya Osman Saba, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Asaf Halet Çelebi” olarak sayılabilir. ÖZ ŞİİR Anlayışının Özellikleri şöyle sıralayabiliriz: * Şiir, ritim sanatı olarak değerlendirilir. * Şiirde sessiz müzik söz konusudur. * Simgelerle yüklü kapalı bir şiir dili vardır, belagat önemsenmez. * Sembolizmden etkilenilmiştir. İmgelerle dilde rüya âlemi kurulur. * Şiirin araç olması düşünülemez. Şiir amaçtır. * Sanat, sanat içindir, anlayışı hâkimdir. * İnsan duygularının sonsuzluğu işlenir. * Şiirde iç ahenk önemlidir. * Hece ölçüsü ve serbest nazım kullanılmıştır. (Ahmet Haşim ve Yahya Kemal aruz ölçüsü kullanmışlardır.) |
Edebibilgiler.com 2009 © Her hakkı saklıdır. |