FIKRA Gazete ve dergi gibi süreli yayınlarda, bir yazarın periyodik olarak genel bir başlık altında günün sosyal ve siyasî olaylarını kendi bakış açısına, siyasî, ideolojik eğilimine ve düşünce yapısına göre değerlendirdiği kısa yorum yazılarına fıkra denir. Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa, günübirlik yazılardır. |
FIKRANIN ÖZELLİKLERİ - Makale gibi düşünsel plânla yazılır. Fakat makaleden kısa yazılardır. - Yazar anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir.Bilimselden çok kişisel görüşünü açıklar, okuyucusunu kendisi gibi düşündürme kaygısı yoktur. - Günübirlik yazılardır, en beğenileni bile birkaç gün sonra unutulur. - Yazar, yapmacıktan uzaktır. Anlatım yalın ve sade bir dille yapılır. - Anlatım yazarın kendine özgü olmalıdır. -Hareketli, ilgi çekici olması, savunulan bir düşünceyi içine almasından başka bir devrin, bir insanın, belli bir zamanın ya da sınıfın özelliklerini, siyasî, sosyal vb. günlük her türlü olay ve sorunları canlandırmasıdır. |
ÇEŞİTLERİ 1)Mizahi Fıkralar: Yaşamsal olaylardan hareketle anlatılan, anlatılanlardan bir sonuç çıkarma amacında olan, nükte, hiciv, mizah unsuru barındıran kısa sözlü ürünlerdir. Mizah sanatının en temel unsurlarından fıkralar, çok eskiden beri var olan edebi metinlere örnek teşkil ederler. Türkiye' de fıkra, çoğu zaman şahıs, yöre, topluluk ile özdeşleştirilir ve bu unsurlara ait güldürücü öğeleri hatırlatışı ile güç kazanır. Nasreddin Hoca fıkraları, Karadeniz Fıkraları, Bektaşi Fıkraları bunlara örnektir. Fıkralarda siyasal ve toplumsal olaylar ele alınırken belgelere,kanıtlara,aşırı ayrıntıya yer verilmez iddialı ve ispatlayıcı yönü ağırlıklı değildir. 2.Gazete Fıkraları: Genellikle, günlük gazetelerin belirli köşelerinde yayınlanan bu tür fıkralarda ortaya konan sorunlar kısa, yalın ve akıcı bir üslûpla anlatılır. Okuyucunun ilgisini sürekli olarak canlı tutabilmek için, fıkra yazarlarının konularında tekrarlara düşmemesi, kapsamlı bir kavrayış gücüne, derin bir kültür zenginliğine ve geçmişle günlük olayları kaynaştırabilme ustalığına sahip olması gerekir. Basit, bazen sözü edilmeyen bir mekân, anlamlı bir düşünce, karakteri canlandıracak kısa ve hareketli bir konuşma, dikkati çeken bir olay, fıkralar için yeterli malzemedir. Bugün için artık, gazete fıkra yazarlarının, istatistikî bilgilere de yer vererek, bilimsel bir yöntemle çalıştıklarını görüyoruz. |
TARİHSEL GELİŞİMİ Türk edebiyatında fıkra yazarlığı, Şinasi’nin 1860 yılında Agâh Efendi ile birlikte çıkardıkları Tercüman-ı Ahval gazetesindeki yazılarıyla başlamıştır. Başlangıçta sadece siyasî ve sosyal konular etrafında yazılan fıkralar, zaman içinde sınırlarını genişletmiş, bugün sanattan spora, ekonomiden siyasete kadar toplumun günlük bütün sorunlarını kuşatmıştır. O zamandan günümüze kadar fıkra yazan başlıca yazarlar şunlardır: Namık Kemal, Ahmet Rasim, Ahmet Haşim, Falih Rıfkı Atay, Burhan Felek, Peyami Safa, Refi Cevat Ulunay, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Bedii Faik, Necip Fazıl Kısakürek, Nazlı Ilıcak, Rauf Tamer, Ahmet Kabaklı, Çetin Altan, Oktay Ekşi, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, İlhan Selçuk, Ergun Göze, Hasan Pulur, Mehmet Barlas, Fehmi Koru, Taha Akyol,Gürbüz Azak, Ahmet Taşgetiren,Cengiz Çandar,Yavuz Gökmen,Gülay Göktürk. |
Fıkra Yazarken Dikkat Edilmesi Gereken Özellikler: 1) Konu; okuyucunun duygu, düşünce ve zekâsını okşayan günlük olaylardan seçilmelidir. 2) Yazının plânı hazırlanmalıdır. 3) Gerekiyorsa, başkalarına ait deyişler saptanmalıdır. 4) Anlatımın açık, fakat ustalıklı olmasına dikkat edilmelidir. 5) Yazı, gereksiz yere uzatılmamalı; elden geldiğince kısa tutulmalıdır. |
Makale ile gazete fıkra yazıları arasındaki en önemli fark: -Makale; daha uzun yazılır, kesin bir yargı ve kanıtlamaya gider. Buna karşılık fıkra; kısa, etkili ve dokunaklı bir sonuca varmak amacını güder. -Gazete ve dergilerin fıkra yazarları; günlük olayları, özel bir görüşle inceleyip eleştirerek ya ciddî ya da güldürücü bir dille, sohbet biçiminde okuyucularına düşüncelerini aktarırlar. |
Gazete ve dergi fıkralarında plân: Fıkrada da tıpkı makaledeki gibi, (a)Giriş : Davayı ortaya koyma, (b)Gelişme: Konuyu açma ve çeşitli örneklerle açıklama, (c)Sonuç : Olumlu ya da olumsuz bir sonuca bağlama bölümleri yer alır. Fıkra; kısa ve öz yazıldığından yargılamaya, ispatlamaya ve ayrıntılara girilmez. Kısa, özlü, içinde derin anlamlar taşıyan bir fıkra yazabilmek ve bunu zevkle okutabilmek için yazarın, konuyu iyi kavrayıp ilginç noktaları gösterebilmesi, gereksiz sözlere yer vermemesi, duygu ve düşüncelerini inandırıcı, etkileyici ve akıcı bir dille anlatabilmesi gerekmektedir. |
Edebibilgiler.com 2009 © Her hakkı saklıdır. |