CAHÄ°T SITKI TARANCI
|
|
--------------------------------------------------------------------------------
| 4 Ekim 1910’da Diyarbakır’ın Camiikebir Mahallesi’nde doğdu. Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Mülkiye Mektebi'ne (Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) devam etti, bir süre de Ankara Yüksek Ticaret Okulu'nda öğrenim gördü. Sümerbank'ta memur olarak çalıştı. 1939'da Paris'e gitti. Paris Radyosu'nda Türkçe yayınlar spikerliği yaptı. 2. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla yurda döndü. Askerliğini yaptı, bir süre İstanbul'da babasına ait işyerinde çalıştı. Ankara'da Anadolu Ajansı'nda çevirmenlik yaptı. Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalışma Bakanlığı'nda da bir süre görev yaptı. Geçirdiği kısmi felç sonucu konuşma yeteneğini yitirdi. Tedavi için götürüldüğü Viyana'da 12 Ekim 1956’da 46 yaşındayken yaşamını yitirdi. İlk şiirleri Muhit, Servet-i Fünun ve Uyanış dergilerinde yayınlandı. İlk şiirlerinde hece ölçüsünün alışılmış kalıplarının dışına çıkan biçemiyle dikkat çekti. 1946'da Cumhuriyet Halk Partisi'nin şiir yarışmasında "35 Yaş" şiiriyle birincilik kazanınca birden ünlendi. İlk şiir kitabı "Ömrümde Sükût" 1933'te yayınlandı. Döneminin en çok okunan şairlerinden. Bir yandan Garip akımından etkilenerek serbest şiiri denedi, diğer yandan Baudelaire, Verlaine gibi Fransız şairlerinin etkisinde kaldı.
|
Ama hiçbir akıma bağlanamayan, uyum ve biçimi gözeten, duygulu, içten, kendine özgü bir şiir geliştirdi. Hem yaşam sevincini hem karamsarlığı yansıttığı şiirlerinde "yalnızlık" ve "ölüm" temaları ağır basar. Ziya Osman Saba ile çocukluk arkadaşıdır. İki şair arasında edebiyatımızı etkileyen yazışmalar Tarancı'nın ölümüne dek sürdü.
--------------------------------------------------------------------------------
ESERLERÄ°
ŞİİR:
Ömrümde Sükût (1933, 1968)
Otuz BeÅŸ YaÅŸ (1946, 1982)
Düşten Güzel (1952, 1969)
Sonrası (Ölümünden sonra 1957,1962)
| MEKTUP:
Ziya’ya Mektuplar (Ölümünden sonra 1957. Ziya Osman Saba'ya mektupları)
| ÖYKÜ:
Cahit Sıtkı'nın Hikayeciliği ve Hikayeleri (Ölümünden sonra Selahattin Ömerli derledi, 1976)
Bütün Şiirleri (Asım Bezirci derledi, 1983)
|
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
Gün Eksilmesin Penceremden
35 YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben deÄŸilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
|
ABBAS
Haydi abbas, vakit tamam;
AkÅŸam diyordun iÅŸte oldu akÅŸam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün söyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumanı,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
|
DESEM KÄ°
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir ÅŸeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
Ä°nan bana sevgilim inan,
Evimdeki şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski ÅŸarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Åžayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
|
MEMLEKET Ä°STERÄ°M
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
|
ÅžAÅžIRTMACA
İşte Birsen, o cilveli kız;
Saçları yüzüne dökülen,
Gözgöze geldik, a Mübeccel!
Güldü, meğersem Semiha'ymış!
Konuşunca tanıdım, Türkân!
Oturdu, baktım Nazmiye'dir.
Müjgân oluvermiş öperken!
Soyundu, gördüm ki o değil.
Sahiden sen kimsin güzelim?
|
PAYDOS
Paydos bundan böyle çılgınlıklara
Sert konuşmaya başladı aynalar
Yetişir koştuğum aşkın peşisıra
Bitirdi beni bu içki, bu kumar.
Ne saklayayım gaflet ettiğimi
Elimle batırmışım gençliğimi
Binip bineceğim en güzel gemi
Aldığını geri vermez dalgalar.
Meyhaneler, sabahçı kahveleri
Cümle eş dost, şair, ressam, serseri
Artık cümbüşte yoksam geceleri
Sanmayın tarafımdan ihanet var.
Yaş ilerliyor... Artık geçti bizden
KiÅŸi ev bark edinmeli vakitken
Gün gelince biz değil miyiz ölen
Cenazemiz yerde kalmasın dostlar.
|
SERENAD
Kimdir bana gülümseyen yeşillik balkonundan
Demek gecelerden sonra nihayet gün doğuyor.
Bir gülüşündü gençliği döndürdü yolundan;
Yanan şu alnım elinin gölgesiyle soğuyor.
Güzelsin ya, ne olursan ol, girdin hikayeme;
Çok değil evi barkı unutup sana uyduğum,
Ancak sen tazelikte gül yaraşır pencereme;
Uykusuz gecelerimde kokusunu duyduÄŸum.
Eğil bak suya, ordadır güzelliğin, gençliğin.
Sen gel beni dinle, günlerimiz heba olmasın
Yorgun başımı göğsünde emniyette bileyim;
Artık taslarımız ayrı çeşmelerden dolmasın
|
ÖMRÜMDE SÜKUT
Çıngıraksız, rehbersiz deve kervanı nasıl,
İpekli mallarını kimseye göstermeden,
Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl,
Ömrüm böyle esrarlı geçecek ses vermeden,
Ve böylece bu ömür, bu ömür her dakika,
Bir buz parçası gibi kendinden eriyecek.
Semada yıldızlardan, yerde kurtlardan başka,
Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmeyecek!
|
GÃœN EKSÄ°LMESÄ°N PENCEREMDEN
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiÄŸin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
|
ÖLÜM
I
Sözünde durmadı mavi gökler
Gün kararıyor git gide ölüm.
Akşam yeli nedameti söyler
Nedamet yer etti bende ölüm.
Ne yapsam gün doğmuyor gönlümce
Sudur akar kendi bildiÄŸince
Hangi pencereye koÅŸsam gece
Gitmiyor bu can bu tende ölüm.
Ne vefasız geçmişten hayır var
Ne gelecekler imdada koÅŸar
Çoktandır tekneyi aldı sular
Çoktandır ümitler sende ölüm.
ÖLÜM
II
Ey kurumaz membaı sükutun
Işığı güneşten zinde ölüm
Altında şu alçalan bulutun
Sendedir umduğum müjde ölüm.
Aynada zifiri bir gecedir
Bütün zulüm bu suçsuz kalbedir
Sabır tesbihim kopmak üzredir
Ne gün kalkacak bu perde ölüm?
Ne gün aslına dönecek bu ten
- Taş, toprak, çiçek, su veya maden -
Ruha ebediyeti vadeden
Efsanevi yalan nerde ölüm?
|
MEMLEKET
Bir yanda Anadolu, bir yanda Rumeli'dir
Hepsi naçar, yolcusu olsun, hancısı olsun
Efkar ettiÄŸimiz memleketin halidir
Sanmam hemşerim sanmam bundan acı olsun.
Köylümüz efendimiz tarlasında perişan
İşçimiz kardeşimiz kavgasında perişan
Anam bacımdır bahtı karasında perişan
Hemen Allah cümlemizin yardımcısı olsun.
|
BÄ°R LAHZAM
Aynadaki aksim, gölgem, bir de ben
Var mıdır, yok mudur onlar sahiden?
Aşina değildir çektiklerime
İçlerinden biri gelse yerime.
Ben bir gölge olsam, yahut bir hayal
Onlar gibi hissiz, onlar gibi lal.
Olsa bütün ömre bedel bir lahzam
Var görünsem, onlar gibi yok olsam.
|
HEPSÄ°NDEN BETER
Kimi insan derbeder
Ömrünü heba edip gider.
Kimisi maişet derdine düşmüş
Rahattan bihaber.
Olmayacak iÅŸler peÅŸinde
Kimisi taban teper.
Kimisi dul, kimisi öksüzdür
Alınyazısı kahreder.
Aklından zoru var kiminin
Merhamet ister.
Ben sevda çekerim
Hepsinden beter.
|
KUÅžLAR
KuÅŸlar gelir konar pencereme
Penceremden kuşlar uçar gider.
Bu kanat sesleri bu hengâme
Kah müjde olur, kah kara haber.
Tüylerinin renginden bilirim
Hangi kuÅŸ hangi iklimden gelir.
Aşkımı kuşlara sor sevgilim
Öleceğin günü kuşlar bilir.
|
DALGIN ÖLÜ
Dün güzel bir kadın geçti
Kabrimin yakınından.
Doya doya seyrettim
Gün hazinesi bacaklarını
Gecemi altüst eden.
Söylesem inanmazsınız
Kalkıp verecek oldum
Düşürünce mendilini
Öldüğümü unutmuşum.
|
KIRIK KALPLER
Biz aşkla başı dönmüş iki çocuk
Bütün bir bahar o çiçek ben yaprak
Yarabbi ne güzel sevişiyorduk
Dünyayı aşktan ibaret sanarak.
Kim ne karıştı, ne istedi bizden
Göz mü değdi, ne oldu sevdaya
Ayırdılar bizi birbirimizden
Hem de göz göre, yürek parçalaya.
Aşktı bizdeki, onlardaki mantık
Onlardan yana çıktı kahpe felek.
Birer kalp bıraktılar bize kırık
Ömrümüzce gözyaşı döktürecek.
|
ROBENSON
Robenson, akıllı Robenson'um
Ne imreniyorum sana bilsen.
Göstersen adana giden yolu
Başımı dinlemek istiyorum.
Ben gemi olurum, sen kaptan ol
Yelken açarız bir sabah vakti.
Güneşte gölgemiz olur deniz
Yolculuk. Derken adamızdayız.
İsterdim tercümanım olasın
Tanıtasın beni balıklara
Vahşi kuşlara ve çiçeklere
Bizdendir, diyesin benim için.
Ağaca çıkmasını bilirim
Tanırım meyvenin olmuşunu.
Taş kırmak da gelir elimizden
AteÅŸ yakmak da, aÅŸ piÅŸirmek de.
Robenson, halden bilir Robenson
Adan hâlâ batmadıysa eğer
Alıp götürsen beni oraya
Deniz yolu kapanmadan evvel.
|
ÖLÜMDEN SONRA
Öldük, ölümden bir şeyler umarak
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
Nasıl hatırlamazsın o türküyü
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.
Şimdi o dünyadan hiç bir haber yok
Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz
Ha olmuş ha olmamış penceremiz,
Akarsuda aksimizden eser yok.
|
KORKTUÄžUM ÅžEY
Gün çekildi pencerelerden
Aynalar baÅŸtan baÅŸa tenha
Ses gelmez oldu bahçelerden
Gök kubbesi döndü siyaha.
Sular kesildi çeşmelerden
Nerden dolacak bu tas nerden
Nergislerin açtığı yerden
Ey kuş uçurtmayan ejderha?
Ne yârdan geçilir, ne serden
Korkuyorum bu gecelerden
Bel bağladığım tepelerden
Gün doğmayabilir bir daha.
|
|