ÜLKÜ TAMER

--------------------------------------------------------------------------------

     20 Åžubat 1937 tarihinde Gaziantep'te doÄŸdu. Robert Kolej'i bitirdi. Ä°stanbul Ãœniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nde okudu. Çevirmenlik, aktörlük, yayın yönetmeliÄŸi yaptı. A, Gösteri, Kaynak, Papirüs, Sanat Olayı, Yeditepe, Yelken, Yeni Dergi, Varlık dergilerinde ÅŸiirlerini yayımladı. Ä°kinci Yeni ile baÅŸladığı ÅŸiirinde, her zaman kendine özgü olmayı baÅŸardı. Türkü, koÅŸma tadında, masalların, doÄŸa görüntülerinin, çocuksu duyarlığını yansıtan özgür çaÄŸrışımların beslediÄŸi neÅŸeli, humor yüklü ÅŸiirler yazdı; canlandırdığı dünyaya giderek toplumsal kaygılarla pekiÅŸen ölüm izleÄŸini, kendi çocukluk dönemini yaÅŸadığı yöreden yerel renkleri ve yaÅŸama izlerini, izdüşümlerini taşıdı.


--------------------------------------------------------------------------------

ESERLERÄ°

ŞİİR:

Soğuk Otların Altında (1959)

Gök Onları Yanıltmaz (1960)

Ezra ile Gary (1962)

Virgülün Başından Geçenler (1965)

İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür (1966)

Sıragöller (1974)

Seçme Şiirler (1981)

Yanardağın Üstündeki Kuş (1986, toplu şiirler)

ÖYKÜ:

Alleben Öyküleri

(1991 Yunus Nadi Öykü Armağanı)


ANI:

Yaşamak Hatırlamaktır

Ülkü Tamer bunların dışında yetmişin üstünde kitap çevirdi; şiir antolojileri hazırladı.


Edith Hamilton'dan Mitologya çevirisiyle TDK 1965 Çeviri Ödülü'nü kazandı. Ayrıca Harry Potter ve Felsefe Taşı kitabının çevirmenidir.



ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER

  • Aferin Virgül Sana

  • Ağıt

  • Akvaryum

  • Utanç

  • Åžiir İçin Cevaplar

  • Geceleyin

  • Bruegel

  • Aralık Ocak Åžubat

  • Bakış

  • Beni Bekledinse

  • Kırağı


AFERÄ°N VÄ°RGÃœL SANA


Aferin virgül sana, sansara dikkat!

Bekçi gibi düdüğünü uzaktan çalıyor,

Uzaktan çiftliğe bir ölüm çiziyor,

Çiziyor bir mezar, kazıcısı ibikten,

Taşları tavuk tüyü, orduları ibikten,

Bir manga sansar almış, kümesi kaçır;

Çünkü aydede sansarı sevmiyor.


Virgül sana aferin, bence çok önemlisin,

Belki nokta değilsin, ama virgülsün;

Ödevimin sonuna nokta koyarım;

Sansarın boynuna ben silgi astım

Silsin diye burnuyla pençerelerini,

Sen çok cesursun virgül, saklanmıyorsun,

Çünkü silgilerden hiç korkmuyorsun.


Sana aferin virgül, silgi sansarı sildi,

Bütün düşmanlar öldü, silgi de öldü;

Piliçler geri dönsün çiftçinin yatağından,

Tirenle geri dönsün, ördek şeftiren olsun,

Tavuklar bando çalsın, horoz da teftiş etsin,

Kazlar madalya versin, sana virgül aferin,

Çünkü sansara bile meydan okudun.


Mor bir kalem gelecek siz hepiniz uyurken,

Düşmanlar öldü diye mışıl mışıl uyurken,

Bir denizi kümesin duvarına çizecek,

Ben boğulunca defterler üzülecek,

Öğretmenime kızdım, kıskansın seni nokta,

Sana nişan takmadım, ama gücenme virgül,

Çünkü bu şiirim virgülle bitecek,


AÄžIT


Bu toprakta kalır adın

Tohumların arasında

Yeşilinde tarlaların

Başakların sarısında


Yıllar geçse de aradan

Kopar gelir ırmaklardan

Işır yine kurşunlanan

Dostlarının yarasında


Günü gelir dağa çıkar

Yıldızlardan şiir çeker

Kanımızı siler yıkar

Suların en durusunda


Bir annedir bir kardeÅŸtir

Ovalarda bir ateÅŸtir

Sırasında hayat verir

Ölüm saçar sırasında


Bayrak olur bize yarın

Rüzgarıyla ilkbaharın

Dalgalanır genç kızların

Gözlerinin karasında


AKVARYUM


Düşersem boğulur muyum içine,

Akvaryumun o uysal denizine

Sevinmekten kızarınca gözlerim

Kavanozun batık güvertesine.


Belki geçer mi ağzımdan balıklar,

Üçer santimlik kırmızı balıklar

Akşamları yenilenince suyu,

Her akşam ölümüm yenilenince.


Haydin tavÅŸanlar, beyaz marangozlar,

Siz de kuzucuklar, bilmeyen yüzme,

İndiğim o bulanık göğe gelin

Kaçak öğrenciyi tüyle örtmeye.


UTANÇ


Soğuk bir tül örtüyorlar yüzümüze,

Sanki ölmek için beyaz bir uykusuzluk;

Belki utanmasak bizi bırakacaklar,

Terliyoruz, tırnaklarımdan damlıyor kan

Onun üstüne,

Soğuk bir tül örtüyorlar üstümüze.


Hangi odaya saklansak ÅŸimdi onlar,

Hangi sokaklara çıksak ölüm;

Girildikçe biten sevişmemiz onlar yüzünden,

Ne zaman boynuna uzansam ölüm kokuyor

Yalnızlıktan, o yalnızlık,

Kelimesi artık şiirde unutulan.



ŞİİR İÇİN CEVAPLAR


1

Åžiir gecenin kardeÅŸidir,

gündüzün annesi.


Yürekteki büyükbabadır şiir.


2


Şiir örümceğin sesidir,

duvarın şarkısı.


Duvarcının türküsüdür şiir.


3


Åžiir yaÄŸmurun deresidir,

saç diplerinin teri.


Teknelerin taze sancağıdır şiir.


4


Şiir afişlerin çerçevesidir,

harflerin çizgisi.


Çıngırağın içindeki madendir şiir.


5


Åžiir kamyonetlerin mavisidir,

kamyonların yiğitliği.


Faytonların yazılmamış tarihidir şiir.


6


Şiir bakracın çeşmesidir,

kuyunun yolcusu.


Kaynağın bekçisidir şiir.


7


Şiir cambazların dengesidir,

hokkabazların seyircisi.


Sihirbazların rüyasıdır şiir.


8


Şiir üzümün güneşidir,

elmanın kurdu.


Böğürtlenlerin tozudur şiir.


9


Şiir gümüşün simgesidir,

çeliğin yapılışı.


Kurşunun çıkışıdır şiir.


10


Şiir çitlerin dikenidir,

tarlanın sürülmesi.


Rençberin dalgınlığıdır şiir.


11


Şiir tatarcıkların saatidir,

ateş böceklerinin saniyesi.


Tabiatın yıllarıdır şiir.


12


Şiir ölümün gölgesidir,

yaşamanın örtüsü.


Çocuğun savunmasıdır şiir.


13


Şiir kumsalın eleğidir,

kayanın tortusu.


Mermerin sunduğu damardır şiir.


14


Åžiir uykusuzluÄŸun ÅŸiltesidir,

uykunun haritası.


Balkonun uyanışıdır şiir.


15


Åžiir ateÅŸin habercisidir,

yangının kundakçısı.


Yanardağın üstündeki kuştur şiir.


GECELEYÄ°N


Geceleyin karanlıkta

Suya attım ben sesimi

Türkü oldu birdenbire

Denizinden geçen gemi


Geceleyin karanlıkta

Gülümsedim buluta ben

Saçlarına düşen yağmur

Gökkuşağı oldu birden


Geceleyin karanlıkta

Yıldız tuttum gök içinde

Işığını sana vurdu

Bir gül açtı yüreğinde


BRUEGEL


Gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor.

Köpeklerin bakışlarında birer keman tadı.

Avcılar ve kuşlar avdan dönüyor.

Zaten her yanda hüzün görülür

Uzakta çocuklar kayıyorsa,

Kızaklar tahtadan yapılmışsa,

Kar dinmişse, avdan dönüyorsa avcılar,

İnsan anlamışsa ansızın, başladığını

Gökyüzünün, ayaklarının ucunda.


Kuş tüyleriyle kaplıdır burunları

Birer sirk emeklisine benzeyen avcıların;

Soluk alır, tüy verirler yorulunca,

Yürekleri birleşir, geniş bir av ülkesi olur,

İçinde tazılar yaban ördeklerini,

Çantalı okullular kar tanelerini avlar.

Norveç'in nüfusunu bilir de okullular

Karın nüfusunu bilmezler nedense.

Zaten her zaman hüzün bulunur biraz.

Norveç'den söz açan şiirlerde.


Gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor.

Ağzımın kemiğinde dağınık bir şiir tadı.

Gürgenler ve kayınlar avdan dönüyor.

Sırtsız atmacalar çizerdim şimdi

Bir kayığın yelkeni geçseydi elime;

Unutmazdım, yelkenin bir köşesine

Tabut başlı bir avcı yerleştirirdim.


İçime çektiğim hava değil, gökyüzüdür.



ARALIK OCAK ÅžUBAT


Bir kardan adam yapar seni

kutuptaki arkadaşım,

biraz güç de olsa havaya kaldırır

ve göğe fırlatmayı becerir.


Güney kutbundan atılan adam

burada kar olarak düşer,

onun beynini gezen üzgünlük

benim burnumun ucuna düşer


BAKIÅž


Yürürken o bakışını bırakma,

kasketin gibi kendine ekle onu.


Dağılan bir kuş kanadı gibi

sarsın alnının arkasını.


Patikalarda büyüyen hışırtılar gibi

yüreğinde büyüt onu.


Ayın savurduğu sessizlik gibi

içine savur onu.


Tut elinden o bakışını.


Çeşmeye götür,

su içir ona.


Çıkınını aç,

peynir ver ona.


Dağlara taşı,

rüzgarı göster ona.


Yaşarken o bakışını bırakma.


Yılların hazinesi gibi

öfkenin sandığında sakla onu.


BENÄ° BEKLEDÄ°NSE


Sevda deÄŸildi bu

Sanki bir düştü

Sürecek diyordum

Sonsuza kadar


Takvim yaprağına

Ayrılık düştü

Aramıza girdi

Bu kara duvar


Beni bekledinse

YaÄŸmurda karda

Beni bekledinse

Deli rüzgarda

Beni bekledinse

Yorgun yıllarda

Susuz yüreğimde

Çiçekler açar


Yüzün ay ışığı vuran bir koydu

Saçların gecede saman yoluydu

İçin güneşlerle dolu doluydu

Önce gözlerine gelirdi bahar


Beni bekledinse

YaÄŸmurda karda

Beni bekledinse

Deli rüzgarda

Beni bekledinse

Yorgun yıllarda

Susuz yüreğimde çiçekler açar

Çorak yüreğimde çiçekler açar


KIRAÄžI


Kırağı taşıdım güne.

Yaprakları, otları araştırdım

Bir kırağı seçtim kendime

Güneş dağına tuttum ısınsın diye

Cebime koydum keyifle

Çıkardım, hava aldırdım

Büyüttüm, misket yaptım

Okuma öğrettim bir anda

gazoz içirdim, limonata içirdim

Sinemaya götürdüm, renkleri beğendi

Maça götürdüm, topu beğendi

Kıyıya götürdüm, denizi beğendi

Ama biraz da korkup elimi tuttu

İstasyona götürdüm, bavuları beğendi

Eve götürdüm perdeleri beğendi

Kitapları karıştırdı, yemek yedi

Plak çaldım, müzik dinledi

Uyudu, güzel bir rüya gördü.


Ertesi sabah erkenden kalktık

Kırağı taşıdık güne.



Edebibilgiler.com 2009 ©  Her hakkı saklıdır.