ŞÜKRAN KURDAKUL
|
|
--------------------------------------------------------------------------------
| 1927 yılında İstanbul’da dünyaya gözlerini açmıştır. İzmir Karşıyaka Lisesi’nde öğrenim gördüğü sırada 1946 yılında Türk Ceza Yasası'nın 142. maddesine istinaden komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle 4,5 ay süreyle tutuklanmış ve tutuklu kaldığı gerekçesiyle okuldan atılmıştır. Bir süre İzmir Belediyesi’nde daktilograf olarak çalıştıktan sonra İstanbul’a taşınmış ve bu şehirde banka memurluğu yaparken bir kez daha komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklanmıştır. Serbest bırakıldıktan sonra bir süre çeşitli gazete ve dergilerde düzeltmenlik yapmıştır.
Kurdakul, 1958-1962 yılları arasında Rüknettin Resuloğlu'nun sahibi olduğu ve 1957'de yayım hayatına başlayan Yelken dergisini yönetmiş; 15 Mayıs 1962 - 1 Mart 1964 tarihleri arasında yayımlanan Ataç (30 sayı) ve 1 Mart 1964 - 15 Mayıs 1966 tarihlerinde varlığını sürdüren Eylem (34 sayı) dergilerini çıkarmıştır.
|
1958 yılında Ataç Yayınevi’ni kuran ve yönetten Kurdakul, ayrıca Türkiye Yazarlar Sendikası yönetim kurulu üyeliği, İşçi Partisi’nde Balıkesir İl Başkanlığı ve PEN Yazarlar Derneği Başkanlığı görevlerinde de bulunmuştur. Şükran Kurdakul, 2004 yılında hayatını kaybetmiştir. Şiirde ilk denemelerini Tomurcuk (1943) ve Zevklerin ve Hülyaların Şiirleri (1944) adlı kitaplarda toplamıştır. 1943-1953 yılları arasında çeşitli dergilerde yayımlanmış şiirlerinden sonra toplumcu-devrimci sanata yönelmiştir. Kurdakul'un şiirleri eleştirmenler tarafından genellikle "duyarlı ve söyleyiş ustalığını belli eden, kitleler önünde yüksek sesle okunmaya elverişli toplumcu gerçekçi şiirler" olarak tanımlanmaktadır.
Kurdakul, toplumcu şiirlerinin yanısıra öykü, inceleme ve araştırmalarıyla da tanınmaktadır.
--------------------------------------------------------------------------------
ESERLERÄ°
ŞİİR:
Tomurcuk (1943)
Zevklerin ve Hülyaların Şiirleri (1944)
Giderayak (1956)
Nice Kaygılardan Sonra (1963)
İzmir’in İçinde Amerikan Neferi (1965)
Halk Orduları (1969)
Acılar Dönemi (1977)
Bir Yürekten Bir Yaşamdan (1982)
Ökselerin Yöresinde (1984)
Ölümsüzlerle (1985)
İhtiyar Yüzyıla (1997)
| ÖYKÜ:
Tanığın Biri (1970)
Beyaz Yakalılar (1972)
Onların Çocukları (1975)
OYUN:
Zindandaki Åžair (1991)
ÖDÜLLERİ:
1982 Nevzat Üstün Şiir Ödülü, Bir Yürekten Bir Yaşamdan ile
| Ä°NCELEME-ARAÅžTIRMA:
Sosyalist Açıdan Türk-İş Yargılanıyor (1966)
Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (1971)
Çağdaş Türk Edebiyatı Meşrutiyet Dönemi (1976)
Namık Kemal (1977)
Çağdaş Türk Edebiyatı Cumhuriyet Dönemi (1987)
Şairce Düşünmek (1990)
|
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
BENDEN SOR
Bunca acının çiçeği içimde büyüdü
Mahpushane saksılarındaki baharı benden sor...
Kulak ver gecenin sessizliÄŸinde aÄŸan sese,
Ölümcünün böldüğü uykuları benden sor.
Silahlar doğanın yüreğini arıyor durmadan,
Bu kan kokusunun ürettiği soruları benden sor...
Gördük ki, türkülerin sonu yok dilimizde,
Kopup geldikleri dağları benden sor.
|
YORGUN YÃœREK
Bir solukta yaşadım ve tükettim tümünü
Bir solukta gördüm elli üç yılda gördüğümü...
Sonunda yorgun yürek 'duy..' dedi işte,
Sessiz sedasız gidilecek günü.
|
AĞAÇLAR
Bilinmez biçimler çiziyor
Havada sesi.
Kimi çiçeğe durdu,
Güzellendi kimisi.
Çağları emziren toprak
Çöllenirken acıdan
kimi kurudu kaldı.
Ölümü yendi kimisi.
|
HEYBE
DoÄŸumu Antalya'dan getirdim,
Yenikapı'nın bilmediğim bir evinden..
Binbaşım yeni gelmişim cepheden,
Anam en güzel yaşında.
Çocukluğu Topkapı'dan getirdim,
Tarhana çorbası kokar.
Bir gecesini görsem yetimliğin aynasında
Anıları durdurmak gelir içimden.
İlk gençliği İzmir'den getirdim,
Özgürlük sözcüğü yetmez anlatmaya...
Nasıl sığmış avuçlarıma koca dünya,
Kitabın biri insan, biri ben.
Denizli'den getirdiÄŸim
Maphushane iÅŸi bir fotoÄŸraf..
Kayar gider belleÄŸimden,
Ne kadar yattım, ne zaman çıktım, ne zaman girdim?
Balıkesir'den yüz köyün adamını getirdim
Gözleri hüzün çiçekleridir
Kimi kuşkuyla bakar yüzüme,
Kimi kardeÅŸ bilir beni.
Kadıköy'den kimi getirdim bilirsiniz,
Yılların eskimeyen şiiri..
Yeni çağlara birlikte yürüdüğüm,
Bilmediğim çağlardan gelen.
|
AL BENİ SEVECENLİĞİNE
Ben sevdayım, al beni sevecenliğine
Ben gülüm, dallarına aşıla beni
Çocuğum ben, göğsünde büyüt,
Umudum ben, düşüncende geliştir.
Acıyım, gerçeği ararsan bende,
İnancım, coşkuyu yaşarsan bende..
|
SEVGÄ° ORMANI
Bu sevgi ormanında
Ağaçlar gözlerimin içine güldüler
Soluğumda yeşiller çiçeklendi.
Bunca yıl özümsediğim güzel şeyler
Kirlenmiş suları arıttı denizlerimde
Garipliğimin gökyüzüne yeni maviler geldi.
Ve acıdan çatlayan damarlarıma inat
Yeni soluk yatakları yarattı yüreğimde
Sevecenliğin yarattığı hayat.
|
ARMAÄžAN
Bunca yıl çok ışık birikti avuçlarımda
Senin olsun
Esinlen sevgi dokuyan ellerimden
Bunca yıl şiirin, kardeşliğin, kavganın
Has bahçelerinde yarattım bu gerçeği,
Sabrım senin olsun.
Aşkım senin olsun.
Acıların sütüyle büyüttüğüm umutlar
Mahpushane avlularında boy verdi,
Dolunay menekÅŸelendi kirli kara camlarda.
Her görüşte yeniden vurulduğumuz ana evren
Özgürlüğe boyadı saksımdaki çiçeği
Senin olsun.
Biz ki acılar döneminden
ellerimizi kirletmeden geçtik.
Direncim senin olsun,
sevgim senin olsun.
|
NEDEN SONRA
Yaşam gölgesidir sabrımdaki gerçeğin
Yorgun damarlarımı sevindiren.
Düğümlerin gizini çözmeye geldim,
Cinnet orduları geçti bahçemden.
Yaşasam, bende kalan doğanın görkemini
Çiçeklerle koklaşsam, kuşlarla söyleşsem.
Esinlerin dalgasına bıraksam kendimi,
Sarhoşluğun bordasına vurdukça evren.
|
EMEĞİN ÖYKÜSÜ
Kitaplar ellerimde öykülendi
Düşlerim vurdu şiirler denizine
Eski ezgilerle coÅŸkulanan
Sesimdir, çağları delip geldi.
En güzelle en yaşayan
Gözlerimden aldı rengini
Meriç köprülerinde
Alın terim karıştı suya
Santim santim ellerimde büyüdü
Süleymaniye ve Aya Sofiya.
Kaç iklimin toprağı bağrına bastı beni
Ustalığıma kefil olur tarihler,
Kaç dönem içimde savaş verdi.
Utkularım çağımın türküsünü söyler,
O türküler tezgahında dönüyor şimdi.
|
YAÄžMURDA
YaÄŸmurda parkta oturulmuyor,
İstasyon çok hüzünlü;
Acaba nasıl geçirmeliyim,
Bu koskoca günü?
Kitaplar koltuğumda ıslandı,
Sigaram söndü sudan,
Belki methiyeler yazdığım için,
Çok iyilik gördük bulutlardan.
Dudaklarımda dostlardan şiirler,
Şimdi haykırarak da okusam kimse duymaz;
Şehir acınacak halde,
Boşalmış bütün caddeler.
Hayatımı sürükleyen ayaklarım,
Suları kabul ederek neredeyse;
ağaçlar benimle alay etmeye başladı,
Sokakta kalmadı kimse...
|
KIRIK DEĞİRMEN
Bir içimin alacakaranlığına dayanmak meselesi,
Bir bu fena İstanbul akşamını yaşamak
Nice odaların kapanmış penceresi
Gene bana iniyor yalnızlığıma sığınmak.
Gene benim, şimdi tek başına, sonra beraber.
Bir yanım mağrur sağlam, bir yanım gücüme gider.
Bir yanımda karşı koyma, bir yanımda ezilmeler.
İkili tutkular gibi canıma okuyacak.
Her ÅŸeyler devam eder bu bildiÄŸim gidiÅŸte.
Evli evine giderken yolcu yoluna.
Ne rüzgarlar yapacağını yapmış ki bana
Kırık değirmenler gibiyim, dönemiyorum işte.
|
BENDÄ°M
Dalgalanmış deniz bendim kendi içimde
Sonra yorgun düşmüş denizlere dönüşen
Ormandım,
Ağaçlarım düş ağaçlarından sıktı.
Tan yeriydim
Göğsüm bağrım payını aldı güneşten
Yanım yörem aydınlığa çıktı.
Gece de bendim
Uzak uzak yıldızları getiren
Su da bendim tarlanızda
Elinizin altında kitaptım
Penceredeydim odanızda
Kurşun geçmez dizeler çiçeği
Özgürlüğüm benim
Canımın saksılarında büyüdü
Ayıplara gömülen çağınızda
|
NÄ°CEDÄ°R
Nicedir soluğum rüzgarlanıyor
DelinmiÅŸ yelkenleri.
Siz bana bakıyorsunuz,
Bırakıp ölenleri.
|
BURDA KALAN
Anımsama yeter mi
Bilirsin sen..
Kalan kaldı arkamızda
Bir defa geçilen yollar gibi
Unuttuğumuz günler
Nerde ÅŸimdi,
Nerdesin sen.
Beklemekse bekledindi
Eksile azala...
Yürümekse yürüdün,
İyi kötü zamanlar gördün
Saatler durmadı,
Trenler bastı gitti
Burdasın sen.
|
SORULUNCA
Denizler sorarsa
En mavi kaygılarını açarak önümüzde
'Nerde benim esinlerim,
Nerde sen? '
Güzelle bakalım kendini.
Coşkusu sularında rüzgarlanan
Irmaklar sorarsa
'Nerde benim yarışlarım,
Nerde sen? '
Sürükle bakalım kendini.
Çocuklar sorarsa
Yaşamları yüreğimizde dokunan
'Nerde benim sorularım,
Nerde sen? '
Bütünle bakalım kendini.
Ölüler sorarsa
Silahların kazdığı çukurlarda
Gözleri açık giden,
Ölüler sorarsa bir gün;
'Nerde benim yaşamım,
Nerde sen? '
Yanıtla bakalım kendini.
Ve her biri yüzyıllar süren
Karanlık birtakım geceleri
Dirençlerinde sürükleyen
Mahpuslar sorarsa,
'Nerde benim suçluluğum
Nerde sen? '
Temizle bakalım kendini.
|
YAZIT
Dehşeti, karanlığı, korkusu, gizi
Üstümüze çöktüğü zaman bile,
Ölüm gerisinde kalıyor yaşamın
Heybemizdekiler ayakta tutuyor bizi.
|
|