FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
|
|
--------------------------------------------------------------------------------
| 1914'te İstanbul’da doğdu. 15 Ekim 2008'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. Babası subay olduğu için ilk ve orta öğrenimini Türkiye'nin değişik yerlerinde tamamladı. Kuleli Askeri Lisesi ve Harp Okulu’nu bitirdi. Orduya katıldı. 15 yıl asker olarak hizmet yaptı, Doğu ve Orta Anadolu, Trakya'yı dolaştı. Önyüzbaşı rütbesinde iken kendi isteğiyle ordudan ayrıldı. Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü'nde kısa bir süre görev yaptı. Çalışma Bakanlığı İş Müfettişi olarak İstanbul’da çalıştı. 1959'da İstanbul Aksaray’da "Kitap" Kitabevini açtı. Yayıncılık yaptı, 1960-1964 arasında "Türkçe" isimli bir aylık dergi çıkardı. 1970'te yayınevini kapattı, sadece şiirle uğraşmaya başladı. Yayınlanan ilk yazısı Yeni Adana Gazetesi'nin 1927'de düzenlediği yarışmada birincilik alan bir öyküydü. İlk şiiri "Yavaşlayan Ömür" 1933'te İstanbul Dergisi'nde çıktı. Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Peyami Safa'nın da dikkatini çeken şiirleri Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı, Gençlik, Yeditepe, Türk Dili, Yenilik, Vatan, Çağrı, Türkçe, Ataç, Türk Yurdu, Yön, Devrim gibi dergilerde yayınlandı.
|
İlk şiirlerinde Necip Fazıl Kısakürek etkisinde kaldı. "Havaya Çizilen Dünya" (1934) şiir kitabındaki şiirlerinde bu etki görülür. Kendi şiir çizgisine yönelişi "Çocuk ve Allah", "Daha" (1940) kitaplarıyla başlar. Şiiri "sezgi" ve "us" olmak üzere iki dönemde incelenebilir. Sezgi dönemi eserleri "Havaya Çizilen Dünya" (1934), "Çocuk ve Allah" ile "Daha"yı (1940) izleyen "Çakırın Destanı" (1945), "Taş Devri" (1945) kitaplarını kapsar. "Asû" (1955) ile başlayan ikinci dönem günümüze kadarki şiirlerinde etkin olan "usçu" dönemdir. Sezgi döneminde kendine has bir şiir dili ve biçemi yaratmaya çalıştı. "Us" dönemi ise güçlü bir Türkçe tutkusuyla dikkat çeker. Dağlarca bu dönemde dilin arılaştırılması çabalarına katıldı, evrensel temalara ağırlık vermeye başladı. 1970 sonrasında yoğunlukla çocuk şiirleri yazdı. Hem Türkiye'de hem uluslararası düzeyde birçok ödül kazandı, bir çok ülkede şiirleri okundu. Kitapları birçok dile çevrildi.
--------------------------------------------------------------------------------
ESERLERÄ°
ŞİİR:
Havaya Çizilen Dünya (1935)
Çocuk ve Allah (1940), Daha (1943)
Çakırın Destanı (1945),Taş Devri(1945)
Üç Şehitler Destanı (1949)
Toprak Ana (1950) , Aç Yazı (1951)
İstiklal Savaşı- Samsun’dan Ankara’ya (1951)
İstiklal Savaşı- İnönüler (1951)
Sivaslı Karınca (1951)
İstanbul-Fetih Destanı (1953)
Anıtkabir (1953) , Asu (1955)
Delice Böcek (1957), Batı Acısı (1958)
Mevlana’da Olmak (Gezi) (1958)
| Hoo’lar (1960) , Özgürlük Alanı (1960)
Cezayir Türküsü (Fransızca, İngilizce ve Arapça çevirileriyle birlikte, 1961)
Aylam (1962) , Türk Olmak (1963)
Yedi Memetler (1964) ,
Çanakkale Destanı (1965)
Dışarıdan Gazel (1965), Kazmalama (1965)
YeryaÄŸ (1965)
Vietnam Savaşımız (İngilizcesiyle, 1966)
Kubilay Destanı (1968) , Haydi (1968)
19 Mayıs Destanı (1969)
Vietnam Körü (destan-oyun) (1970)
Hiroşima (Fransızca,İngilizce çevirileriyle, 1970)
| Malazgirt Ululaması (1971)
Kınalı Kuzu Ağıdı (1972)
Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1973)
Horoz (1977)
Hollandalı Dörtlükler (1977)
Çukurova Koçaklaması (1979)
Nötron Bombası (1981)
Yunus Emre’de Olmak (1981)
Çıplak (1981)
İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler (1985)
Uzaklarda Giyinmek (1990)
Dildeki Bilgisayar (1992)
|
ÖDÜLLERİ
1946 CHP Şiir Yarışması üçüncülüğü
1956 Yeditepe Şiir Armağanı Asu kitabıyla
1958 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Delice Böcek kitabıyla
1966 Milli Talebe Federasyonu Turhan Emeksiz Şiir Armağanı Delice Böcek ile
1977 Sedat Simavi Vakfı Ödülü’nü Peride Celal ile bölüştü, Horoz şiir kitabıyla
1967 International Poetry Forum (Uluslararası Şiir Forumu, Pittsburg Amerika) tarafından "En İyi Türk Şairi" seçildi
1974 Struga (Yugoslavya) Şiir Festivalleri’nde Altın Çelenk ödülü
|
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
Kafkasdağı Mağarası Yazılarından
Sular Bizden Akıllıdır
BÄ°TMEYEN SESSÄ°ZLÄ°K
Ben sizin kardeşinizim ha peki söyleyebilirsiniz
Nasıl evlendiğinizi
Nasıl sevmediğinizi bir gece
Peki söyleyebilirsiniz
Sonra daha eskiden o resmin günlerinde
Anneniz henüz çıldırmamıştı
Saçlarınız altın gibiydi ak omuzlarınıza değerken
Peki söyleyebilirsiniz
Ağaçlara
Gülerdiniz çok
Ve bir masal kızlığı uyutmazdı sizi orman yeşerince
Peki söyleyebilirsiniz
Sonra kaçmıştınız evinizden
Düşünceye yalnızlığa uykuya ölüme
Bir yangın yıkıntısında çırılçıplak
Peki söyleyebilirsiniz
Bir kız bir oğlan duvarlarda taş gölgeler bir kız bir oğlan
Yatmıştınız üçyüz genç bir dağ sığınağında siz
Dışarda karın kurtlar soğuğu içinizde taş çağınca bir donukluk
Peki söyleyebilirsiniz
Ben yarın gidiyorum ha bir başka karanlığa
Ben gömütlüklerle sessizim yaşlıyım sağırım
Artık sevgiye inanmıyorsunuz artık hiç kimseyi sevmeyeceksiniz peki
Peki söyleyebilirsiniz
|
AÇIK
Gündüz içtiğim günler
Severim
Gecenin birini
Senin yerine
İşte kırmızı yeşil
Kentin sokaklarına konar tek tek
Gözleri binbir kıvılcım
Yırtıcı kuşların hepsi
İşte içleri uzaklarla dolu
Kalkar
Bütün gök alanlarından
Dev uçakların hepsi
Biliyorum
Bu yalnızlıktır
YokluÄŸunla buz gibi
Dolar bardağıma
Biliyorum
Bu uykudur
Nice karanlığı
Sığdırır bardağıma
Gündüz içtiğim günler
Öperim
Olmadığını
Senin yerine
|
KAFKASDAÄžI MAÄžARASI YAZILARINDAN
Gece mi büyük diyorlar
Büyükse nerelere dek
İçinde
Düşünceler mi uçuşur yemyeşil - Susunuz
Seviyorum seni ben
Hepsi bu
Yalnızlık çiçek açar mı diyorlar
Bekleye bekleye
Mavi kokulu ağaçlar sallanır mı
Ak kokulu yellerle - Susunuz
Seviyorum seni ben
Hepsi bu
En küçük kum seslenir mi diyorlar
Denizlerin altından
Boralarla kasırgalarla ağzı köpük
Değer mi karanlıktaki özlemi yıldızlara - Susunuz
Seviyorum seni ben
Hepsi bu
|
KÖTÜ
Ben seni tanıyorum, bir gece geldin
Çırılçıplak
Sordun aşkın sonunu
Boynuma sarılarak
Parladı üstümüzde ışıklar
Semadan gelen izin
Arzetti tüylerimin lezzetini
Karanlık neslimizin
Hissettik seni hoşlandık
Kabul etti hayvan düşünceyi
Büyük sevin muzaffer oldu
Sabaha kadar
Tarihten önceki yüzler
Şimaller üstünde acaip
Bütün hislerden evvel
Bütün hâtıralar gaip
Sabahlara kadar ağladım
Hayvanlar ve insanlar halinde, muhabbete
Hep aynı pişmanlık
Kaybolan vakte
|
ÖLÜ
Hangi mahallede imam yok
Ben orada öleceğim
Kimse görmesin ne kadar güzel
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim
Ölüler namına, azade ve temiz
Meçhul denizlerde balık
Müslüman değil miyim, haşa
Fakat istemiyorum, kalabalık
Beyaz kefenler giydirmesinler
Sızlamasın karanlığım havada
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım
Ki bütün azalarım hülyada
Hiçbir dua yerine getiremez
Benim kainatlardan uzaklığımı
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı
|
SULAR BÄ°ZDEN AKILLIDIR
Sular bizden akıllıdır, daha evvel görür akşamı
İner havadan önce, karanlığa
Büyük bir balık gibi ortadan silinir
Kaçışırken hayvanlar dağa
Sular bizden akıllıdır, memnun olur
Sadece ağaçlardan
BaÅŸka insanlardan deÄŸil
Bizi yalnız bırakan
Sular bizden akıllıdır, uyumaz
Açar maviliğe, iri gözlerini
Ve bekler bir ölüm sırrı içinde
Kendi hayatının yerini
|
AÄžIR HASTA
Ãœfleme bana anneciÄŸim korkuyorum
Dua edip edip geceleri
Hastayım ama ne kadar güzel
Gidiyor yüzer gibi vücudumun biryeri
Niçin böyle örtmüşler üstümü
Çok muntazam, ki bana hüzün verir
Ağarırken uzak rüzgârlar içinde
Oyuncaklar gibi ÅŸehir
Gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum
Ağlıyorsun, nur gibi
Beraber duyuyoruz yavaÅŸ ve tenha
Duvardaki resimlerle, nasibi
Anneciğim, büyüyorum ben şimdi
Büyüyor göllerde kamış
Fakat değnekten atım nerde
Kardeşim su versin ona, susamış
|
DIÅžARDAN GAZEL
Siz Ali Bey, Veli Beyefendi busunuz
Gelecekler önünde suçlusunuz
Yöneteceksiniz de ulaşacak ha
Çağdaş Uygarlığa ulusunuz
Ön karanlık, art karanlık, Sağ karanlık, sol karanlık
Kara toprak içine mi gömülüyoruz
Bir ülke, yarısı çırılçıplak
Yarısının yediği ekmek tuz
Uyur itleri, inekleri, ayıları
Bütün aydınları uykusuz
Milyonu trahom toplumun, milyonu sıtma
Milyonu verem, bilmiyor muyuz
Ne olmuşuz, ne yapmışlar bize
Nasıl bağlanmış elimiz, kolumuz
Böyle giderse biline hep
Mustafa Kemal'le bile yokuz
De, yüreğin nice yanarsa yansın
Efendilerin yüreği buz
|
DEĞİRMİLER
Yaklaşır yaprağın biri yaprağın birine
DeÄŸmez
Bu sessizlik
Sen misin bilemem
Yansıdığı mavilikler
Dağların
Karanlıklarda
Sen misin bilemem
Kocakurt gerinir ya
Kırmızı uzak
İçine dolan parıltı
Sen misin bilemem
Uyanırım gece yarısı birdenbire tedirgin
Yeryüzü gökyüzü bomboş
Kim var içerde
Sen misin bilemem
|
|