BARBAR VE ÅžEHLA
Rivâyetti ve zaman sakin
Bir su gibi hâreleniyordu
Senin için orman uğultuları
Uzun kış geceleri getirdim
Artık okunmayan masallardan
Bildim ama bilemeyip düştüm
Yollara ıslığımdaki gül kokusuyla
Çünkü gül mağrur bir yalnızlık
Yahut dalgın bir keder olarak
Yakışırdı senin şehlâ sesine
Rivâyetti ne zaman sâhi oldu
Bildim bilemedim sâhi nasıl oldu
*
Anka'nın beni bıraktığı yerde
Barbarlara rastladım, en çok
Seni andırıyordu incelikleri
Seni ve senin şehlâ duruşunu
Rüzgar doldurdular ceplerime
Oysa ben yılanların deri değiştirdiği
Bir çöl arıyordum kendi çölümde
Gövdemin çağına ulaşmak'çin
Matematik ve şiir çalışıyordum
Tarihse barbarlık öncesi devirlerdi
Rivâyetti ne zaman sâhi oldu
Bildim bilemedim sâhi ne zaman oldu
*
Dağlarımda yangın ovalarımda
Tufan hikayeleri anlatılırken
Masaldan masala, efsaneden
Efsaneye sığınıyordun sen ve ben
Sıfırı öğreniyordum Aztekler'den
Şiirse şehlâ sesine benziyordu
Yani yalan yani bir kara zulüm
Ä°nceliÄŸin barbar duruÅŸu belki
Vak'anüvis edasıyla geziniyor
Yenildiğim tüm alanlarda şimdi
Rivâyetti ne zaman sâhi oldu
Bildim bilemedim sâhi nasıl oldu
*
Bir kez daha uğradığımız
Cinayet yerine benziyor
Unutmak istediÄŸimiz ne varsa
Meğer ne çok biriktirmişim
Unutmam gereken ÅŸeyleri
Duruşunu, şehlâ sesini mesela
Yatağımda kalan sıcaklığını
Yastıkta başının bıraktığı çukuru
En çok da bir yolculuğa çıkarken
Dönüp dönüp sarılışını
Zaman bir su gibi hâreleniyor yine
Rivâyetti ne zaman sâhi oldu
|