AHMET KUTSÄ° TECER
|
|
--------------------------------------------------------------------------------
| 1901'de Kudüs’te doğdu, 1967’de İstanbul’da yaşamını yitirdi. 1929'da İstanbul Darülfünun'u (üniversitesi) Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünü bitirdi. Bir süre Sivas ve Ankara'da edebiyat öğretmenliği yaptı. Sivas Milli Eğitim Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim Müdürlüğü, Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. 1939'da Seyhan (Adana), 1943'te Urfa milletvekili seçildi. 1947'de Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü'ne atandı. 1949'da Paris'e kültür ateşeliği öğrenci müfettişliği göreviyle gönderildi. 1950’de UNESCO Merkez Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Yurda döndükten sonra Galatasaray Lisesi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ve Belediye Konservatuvarı'nda dersler verdi. Bu görevi ölümüne kadar sürdürdü. Hece ölçüsüyle yazdığı ilk şiirleri 1921-1925 arasında "Dergah" ve "Milli Mecmua" gibi dergilerde yayınlandı. Varlık, Oluş, Yücel, Türk Düşüncesi, Türk Dili ve bir ara kendisinin yönettiği "Ülkü" dergisindeki şiirleriyle tanındı. Hece ölçüsünde yeni olanaklar aradığı şiirinde zaman zaman lirik bir dille kişisel duygularını aktardı. Zaman zaman da ülke sorunlarına el attı. Sonradan başladığı oyun yazarlığında da yine ulusal duyguları işledi. Ünlü halk ozanımız Aşık Veysel'in keşfedilip Türkiye'ye tanıtılmasında önemli rolü vardır.
|
--------------------------------------------------------------------------------
ESERLERÄ°
ŞİİR:
Åžiirler (1932)
Tüm Şiirleri (ölümünden sonra, 1980)
| OYUN:
Yazılan Bozulmadan (1947)
Köşebaşı (1948)
Bir Pazar Günü (1959)
Köroğlu (1959)
| Ä°NCELEME:
Köylü Temsilleri (Köy seyirlik oyunları derlemesi, 1940)
|
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
NERDESÄ°N
Geceleyin bir ses böler uykumu
İçim ürpermeyle dolar: - Nerdesin? -
Arıyorum yıllar var ki ben onu
Âşıkıyım beni çağıran bu sesin.
Gün olur sürüyüp beni derbeder
Bu ses rüzgarlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber
Ansızın haykırır bana: - Nerdesin? -
Bütün sevgileri atıp içimden
Varlığımı yalnız ona verdim ben.
Elverir ki bir gün bana, derinden
Ta derinden, bir gün bana "Gel" desin.
|
ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA
Orda bir köy var, uzakta
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.
Orda bir ev var, uzakta
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.
Orda bir ses var, uzakta
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.
Orda bir daÄŸ var, uzakta
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır.
Orda bir yol var, uzakta
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.
|
ÇINGIRAK
Bir gün parmaklığa elin varmadan
Bir titreyiş gibi çalar çıngırak.
Mevsimler geçtikten sonra aradan
Bu ses beni bir gün çağırsın, bırak.
Kumluktan serperken dallar başına
Geç hızla, merdiven gelir karşına.
Eşikten atlarken ayak taşına
Bu sesler içimde yer etsin, bırak.
İt, işte önünde kapım, aralık
Oda bıraktığın gün kadar ılık
Bir ince su sesi gibi lık, lık, lık
Gönlünden nedamet boşansın, bırak.
|
BAÅžBAÅžA
İşte bir vazoda açmış iki gül
İşte bir saksıda eşsiz kuşkonmaz.
Gülleri gördükçe gönlüm bir bülbül
Saksıya baktıkça içimde bir haz.
Dışarda fırtına, uğultu, tipi
Odada sessizlik tutulur gibi.
Ä°ÅŸte o da geldi, evin sahibi
Oturduk, eskiden konuÅŸtuk biraz.
Dışarda fırtına, tipi... Yerler kar
İçerde başbaşa iki bahtiyar.
Onları ısıtan eski bir bahar
Dışarda yepyeni bir kış, bir ayaz.
|
BESBELLÄ°
Besbelli ölümüm sabahleyindir.
İlk ışık korkuyla girirken camdan
Uzan, baÅŸucumda perdeyi indir
Mum olduğu gibi kalsın akşamdan.
Sonra koÅŸ terlikle haber vermeye
"Kiracım bu sabah can verdi" diye.
Üç beş kişi duysun ve belediye
Beni kaldırmaya gelsin, odamdan.
Evden çıkar çıkmaz omuzda tabut
Sen de eller gibi adımı unut.
Kapımı bir kaç gün için açık tut
Eşyam bakakalsın diye arkamdan.
|
ÖLÜ
Bir sonsuz rüyaya açılmış gözler
Yummayın, yummayın kirpiklerini!
Kim ondan daha çok hayatı özler.
Çağırıyor çağırıyor sevdiklerini.
Gelmiyor, gelmiyor o yüzler niçin?
Kaybolmuş koynunda onlar da hiçin
Bilmiyor boyunun ölçüsü için
Başının ucuna geldiklerini.
Bilmem ki adını onun kim saklar?
Åžimdiden unutmuÅŸ onu kucaklar.
Besbelli üşütür soğuk topraklar
Soymayın, soymayın giydiklerini.
|
ANNELER
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
- Tenimde bir yara iÅŸler gibisin
Titrerim rüzgarlar keder vermesin.
Anneler beşikten der çocuğuna:
- Acını görmesin gözüm alemde
Teselli demeksin bana son demde.
Bütün ümitleri yel alır gider
Tomurcuk açılır, sel alır gider
Anneler büyütür, el alır gider.
|
HALAY
Çekin halay, çalsın durmadan sazlar
Çekin ağır ağır, halay düzülsün.
Süzülsün oyunlar, süzülsün nazlar
İnce beller, mahmur gözler süzülsün.
Tutun kızlar tutun, birleşsin eller
Çalın sazlar çalın, kırılsın teller.
Dönün kızlar dönün, kıvrılsın beller
Uzun, siyah saçlar tel tel çözülsün.
Bakışlar saçılsın kirpiğinizden
Kayan yıldızlar gibi geceki izden
Etekler içinde naz eden dizden
Üzülsün bu deli gönlüm üzülsün.
|
KIŞ DÜŞÜNCELERİ
Geçti yaz günlerinin güzelliği
Açık pencereler, damlar, bahçeler.
Her şey ne sıcaktı, her şey ne iyi
Hatta o karanlık, aysız geceler.
Hani o gezmeler kırda denizde?
Hani o cümbüşler, sazlar temmuzda?
Ağustos mehtabı tam üstümüzde
Plajlarda neydi o eÄŸlenceler?
YaÅŸamak diyordum, yaÅŸamak ne hoÅŸ!
Hele bir gelmesin n'olurdu bu kış.
Nerde o kahkaha, o ses, o alkış
Şimdi yerini aldı düşünceler...
|
Ä°LK UYKULAR
Yıllar var, o zaman küçüktü göğsün
Boğuşmak bilmezdin bu kuş tüyüyle
Hülyanın ve yazın ve teneffüsün.
Sihriyle uyuyan bir kızdın öyle.
Alsan da koynuna seher yelini
Saçının vermezdin ona telini
Elinin üstüne konan elini
Çekerdin ansızın bir ürpermeyle.
Ey ÅŸimdi boÄŸulmuÅŸ, yorgun, soluyan
Kumral kız! Şu atlas yastığa dayan
O hafif, hülyalı ilk uykulardan
Ne zaman, ne zaman uyandın söyle?
|
BİR TOPRAK İŞÇİSİNE
Sen omuzunda yorgan, elinde torban
Sen mevsim işçisi, büyük gezginci
DoÄŸduÄŸundan beri sen, anan, baban
Orakçı, çapacı, ırgat, ekinci.
Sen, anan ve baban... Siz topraksızlar
Sizi ben tanırım uzun yollardan.
Siz en yığın yığın büyük yalnızlar
Sizi de yaratmış bizi yaradan.
Ekip biçtiğiniz toprak sizindir
Sizindir zorluÄŸu, derdi, mihneti.
Sizin çektiğiniz derde dar gelir
Tanrının ambarı olsa cenneti.
Ve cennet, dünyanın kurulduğundan
Beridir Tanrı’nın düşüncesidir.
Sen sabrını yere çaldığın zaman
Bu güzel hülyadan Tanrı ürperir.
Siz ey yığın yığın büyük yalnızlar
Sizi de yaratmış bizi yaradan.
Ey mevsim işçisi, ey topraksızlar
Sizin toprağınız, size bu vatan.
|
|