METÄ°N ALTIOK

--------------------------------------------------------------------------------

     1940'ta Ä°zmir’de doÄŸdu. Ä°lk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Ankara’da Dil ve Tarih CoÄŸrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. Memurluk ve öğretmenlik yaptı. 2 Temmuz 1993 günü Sivas Madımak Oteli’nde yakılan aydınlarımızdan. Bir ÅŸiir serüveninin kahramanı olarak ÅŸiir sevenlerin kalbinde yaşıyor. Ä°lk ÅŸiirleri 1970'lerde yayınlandı. Ä°lk ÅŸiir kitabı Gezgin'de Servet-i Fünun'dan, Ahmet HaÅŸim'den, Ahmet Muhip Dıranas'tan Ä°kinci Yeni ve 1960'ların ÅŸiirlerine kadar izler var. Kendi kuÅŸağının en duygulu, en romantik ÅŸairleri arasında. Yalın bir dil kullanmasına karşılık, benzetme yapmayı, anlaşılması kolay imgeler oluÅŸturmayı denedi. Halk ÅŸiiri biçimlerinden de yararlandı. Olgunluk dönemi sayılabilecek "Kendinin Avcısı" kitabındaki ÅŸiirlerde, daha kendine özgü bir sese, romantik, acılı ve yalın bir söyleyiÅŸe ulaÅŸtığı görülür. Simgeler, alegori ve mecazlardan ölçülü bir tutumla yararlanır, ÅŸiirimizdeki lirik geleneÄŸe baÄŸlanır.

--------------------------------------------------------------------------------

ESERLERÄ°

ŞİİR:

Gezgin (1976)

Yerleşik Yabancı (1978)

Kendinin Avcısı (1979)

Küçük Tragedyalar (1982)

İpek ve Kılabtan (1987)

Gerçeğin Öte Yakası (1980)

Dörtlükler ve Desenler (1990)

Süveyda (1991)

Alaturka Åžiirler (1992)

Yel ve Gül (1993)

HesapiÅŸi Åžiirler (1993)

Şiirin İlk Atlası (Şair ve Şiir üzerine denemeler, 1992)

Bir Acıya Kiracı (Bütün şiirleri, 1998)

ÖDÜLLERİ


1980 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü (Kendinin Avcısı kitabıyla Ahmet Telli ile paylaştı)

1991 Cemal Süreya Şiir Ödülü Gerçeğin Öte Yakası ile


ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER

  • Geriye Kalan

  • Sarıl Bana

  • Ben Åžimdi Biraz

  • Yanyana

  • Bu Benim

  • Ön DeyiÅŸ

  • Hançerin Sapı

  • Son DeyiÅŸ

  • Yıkıcılar Geldi

  • Aykırı Sevda Sözleri


GERÄ°YE KALAN


Bir anahtar verdindi bana

Kabaran yüreğimi bilerek

Kullanıp durdum onu gönlümce

Aşkıma kenar süsü diyerek

Aşındırdım dişlerini zamanla


Geriye ben kaldım işte.


Yalan olur sevmedim dersem

Ama yolcu yolunda gerek

Ey ömrümün uğuldayan durağı

Yanlış bir hesaptan dönerek

Benli günlerini sil istersen.


Geriye sen kaldın işte.


SARIL BANA


Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ

Sevgiler bekliyor sürekli benden.

İnsanın bir yanı nedense hep eksik

Ve o eksiği tamamlayayım derken

Var olan aşınıyor azar azar zamanla.


Anamın bıraktığı yerden sarıl bana


Anıların kar topluyor inceden

Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.

Ama yine de unutuÅŸ deÄŸil bu

Sızlatıyor sensizliği tersine.

Senin kim olduÄŸunu bile bilmezken.


Sevgiden caydığım yerde darıl bana.


BEN ŞİMDİ BİRAZ


Ben ÅŸimdi biraz da

Senin için görüyorum;

Gökyüzünün parlak

Bakış seken mavisini.


Ben ÅŸimdi biraz da

Senin için duyuyorum;

Gecenin o sarsak

Yokuş çıkan ezgisini.


Ben ÅŸimdi kanayarak

Senin için yaşıyorum;

Sazan derisi gibi

Günlerimi külle soyarak.


YANYANA


Sevgiyle yapılmış bir yama

Kaplamış yırtığını yanağımın

Rengi pek tutmasa da.

Sanki yüzüme akmış yüzün

Başını başıma dayadığında.

Seninle yanyanayız

Eğri bir aynanın karşısında.

 

Ä°sli titrek bir lamba

Boğuşurken gölgeyle duvarda

Acıyla ilmek ilmek

Aşkımız yıllanıyor odalarda.

Seninle yanyanayız

Sessiz, yorgun ve ürkek

Eğri bir aynanın karşısında.


BU BENÄ°M


Bu benim garipliÄŸim

Bak ağacın çatalında;

Rüzgarlı kuş yuvası

Sallanır durur hâlâ.

Bu benim hasretliÄŸim

Bak denizin dalgasında

Gider gelir kıyıya

Oynaşır durur hâlâ.

Bu benim bezginliÄŸim

Bak duvarın sıvasında;

Pul pul olmuş dökülür

Dökülür durur hâlâ.


ÖN DEYİŞ


Bedenim üşür, yüreğim sızlar.

Ah kavaklar, kavaklar.


Beni hoyrat bir makasla

Eski bir fotoÄŸraftan oydular.


Orda kaldı yanağımın yarısı

Kendini boÅŸlukla tamamlar.


Omuzumda bir kesik el

Ki durmadan kanar.


Ah kavaklar, kavaklar

Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.


HANÇERİN SAPI

...

Bekliyorum kaç zamandır;

Uykusuzum, sabırsızım.

Başımı acıtıyor

Geceleri yastığım.

Dilim kurumuÅŸ

Bir su yatağı

Katı sözcüklerle

Dolu tozlu ağzım.


Bakıyorum eski

FotoÄŸraflara.

Hafız Burhan dinliyorum

TaÅŸ plaklardan.

Bir pencere çarpıyor

Viran yüreğimde

Sıvalar dökülüyor

Pervazından.


Dörtnal giden

Ãœrkek bir attan

Düşüyorum da sanki

Takılı kalıyor

Ayağım üzengiye.

Sürükleniyorum

Sırtüstü

Çalılar, dikenler içinde.


Mevsim kışa dönüyor

Hızar sesleri geliyor

Dört bir yandan.

Odun taşıyor

Yorgun kamyonlar.

KuÅŸlar da gitti.

Çiçekler gelecek bahara

Tohum saçıyor.


SON DEYÄ°Åž


Dolaştım yıllardır şurda burda

Ucuz otellerde kaldım.


İğne iplik taşıdım yanımda

Bir düzen tutturamadım.


Kadınlar da oldu elbet yaşamımda

Biri hariç hepsini bağışladım.


Sınadım kendimi karşılıklı acıyla

Ben hep ölüme ve aşka inandım.


Bir ÅŸey var dokunur bana

Yüzüme uymayan iğreti adım.


YIKICILAR GELDÄ°


Ve evin yüzü burkuldu

Bir kıpırtı vardı şakaklarında.

Yıkıcılar geldiler, çatıdan başladılar.

Kiremitleri topladılar birer birer.

Tahtaları söktüler, kanırtıp çivileri

Ellerinde keserler.


Anımsar mısın denize karşı oturmuştuk.

İkimizde arkamızı dönmek istememiştik kıyıya.

SusmuÅŸtuk uzun bir hesaplaÅŸmayla.

İki sevgili vardı yan masada

Umurlarında bile değildi deniz

Alınları birbirine değecekti az daha.


Yıkıcılar geldiler

Çıkardılar kapı ve pencerelerin pervazlarını.

Kör gözleri ve açılmış ağzıyla

Kaldı temelleri üstünde umarsız ev.

Sıra balyozlardaydı artık

Çelik iskeletini evin ortaya çıkarmak için.


Benim göğüs kafesimde bir iskete

İskeletimin bekçisi, içten bağlı kemiklerime.

Sıçrayıp duruyordu ordan oraya

Duyuyordum kıpırtısını içimde.

Bir bulut geçiyordu senin gözlerinden.

Oturuyorduk; ben kızgın çölüm, sen yıldızsın göğünle.


Yıkıcılar geldiler;

Düştü gürültüsüyle yüzü köhne evin

Göründü bazı odaları ve iç duvarları.

Aynı renklerle boyanmış sofası, isli mutfağı.

Bir kesit kalmıştı geriye şimdi o evden

Eski bir yaşantıyı simgeleyen


Çıkıp yürümüştük kıyı boyu

Benim sıvası dökük yüzüm, senin çocuk gözlerinle.

Oysa sen yürümeyi sevmezsin.

Nasıl da değişmişti görünüşü

Yıllardır görmediğimiz kentin

Yürümüştük anısıyla eski cumbalı evlerin.


Yıkıcılar geldiler, yıktılar bütün duvarları.

Yalnız temel kaldı geriye ve birkaç tuğla kırığı.

İş araçlarında artık

Bir canavar ağzıyla deşmek için toprağı.

Ve temizleyecekler kazılan yerlerde

Bizden kalan balçığı.


AYKIRI SEVDA SÖZLERİ


1.

SevdiÄŸim, tabutum, ak kefenim

Derin ve dar mezar çukurum benim.


2.

Yeni bir kalıba dök, beni arıt bir potada.

Geçmişim saklı ama geleceğim ortada.


3.

Kabahatinden daha büyüktür özürü

Yüreğimin aşık olmaktan ötürü.


4.

Sen vazgeçilmez kötü bir alışkanlıksın

Cinnete ve ölüme karşı bir esrarsın.


5.

En büyük yanlış bir kadına bağlanmaktır

Gerçek aşk bir kadından kadınlara akmaktır.


6.

Seni kuşanıp çıkarım sokaklara.

Tuhaftır, hep ben olurum hazır patlamaya.


7.

Yüreğime benzin döküp kibrit çakan

Ey usta kundakçım iz bırakmayan!


8.

Söylentiler çıksın, elimi kana bula

Yeter ki günlerim olsun çırılçıplak koynunda.


9.

Kumar borcum, yani namusumsun

Masum deÄŸil, iflah etmez tutkumsun.


10.

Bütün pislikleri ortaya çıkardığından

Aşıksam nefret ediyorum yaşamaktan.


11.

Aşk bütün kötülüklerin anasıdır.

Her aşk sonunda bir bozgun anısıdır.


12.

Seninle içimde bir yakın ölüm sevinci

Sen vaktini şaşmazsın salgınlar gecikmeli.


13.

Aşkın fincanından kayıp gitmiş bir pul sırça

Ve güve yeniği umudun havli kumaşında.


14.

Benim soluÄŸum barut kokar ve de kan.

Seninki bir ağıttır kendini yerden yere vuran.


15.

Bu ham dünyada zoraki bir söz gibi sevgim.

Sevsem sana yazık, sevmesem incinirsin.


16.

Sevgimiz bir taştır yarısı gömük toprağa

Kaldırsan böcekler görürsün altında.


17.

Temiz kalmış ne bulunur bir çöplükte

AÅŸk da kirlenir elbet insanla birlikte.


18.

Gözlerine derinden ne zaman baksam

Hep uzaklaşıp giden yalnız bir adam.



Edebibilgiler.com 2009 ©  Her hakkı saklıdır.